Küçük İç Döküşler 3 - Kendime Kızgın


Doğru bir iletişim tarzı benimseyemedim. Yanlış anlaşılmaktan korkup, anlaşılmamaktan öteye gidemedim. Farklı yaklaşıldım. Belki de farklı yaklaşmamın bir tür intikamıydı bu bilmiyorum. Her geçen gün geçmiş hayatımdan kareleri biraz daha asık suratla anıyorum. Bir yandan da geçmişe dönmek istiyorum.

Geçmişte yaşananlar hep iyiymiş gibi geliyor. Bugüne pişman olmama neden oluyor. İçinde daha önce bulunduğum anları, geçmişle kıyaslıyorum. Geçmişi özlüyorum. Şuan aslında geçmişin daha dandik fotokopileriymiş gibi geliyor. Bu böyle sürüp gidecekmiş gibi.

Ulaşmaya çalıştığım her duygu, her insan kabaca benden çok uzakta yaşıyor. Ya sabır gerek yada fırsat çoktan kaçtı gitti elimden. Bugünün yavanlığı, elimde olanların değerini yeterince bilememişim gibi hissettiriyor. Hep yanlışları ben yapmışım, bu yüzden artık yoklar.

Pişmanlık önüne geçilemeyecek, değiştiremeyecek bir suç. Adam öldürmek, bir şeyler çalmak gibi de değil. En azından bu suçların mantıklı birer açıklaması var. İlgisiz mi, savsak mı yoksa bunların dışında ve üstünde çok daha büyük bir yanlış mı yapıyorum bilmiyorum. Belki de bu sefer kendimi yanlış anlıyorum.

Hissettiğim anlık mutsuzluk, öfke, o an için hayatımın en büyük problemine dönüşüyor. Yerimden kalkmak bile istemiyorum. Kimseyle konuşmak istemezken, susmak isterken, aynı anda insanlığı, sevgiyi özlüyorum. Bu her şeyden ağır bir bağımlılık. İnsanın ekosistemdeki en büyük zaafı. Savaşlar kaybettirir, duygusal bir can yakıştır. Ki fiziksel şiddet bu yüzden son yüzyılda psikolojik işkencenin arkasında kalmıştır.

Anlamıyorum. Seni, sokaktan geçenleri, en çok da kendimi. Ve ben bile kendimi anlamazken, kendi duygularıma yenik, fikirlerime hapsolmuşken, beni kim anlasın? Üstelik bugünün ifade tarzı çok karmaşık. İletişim tarzı artık çok daha komplike bir hal aldı.

Herkes birine kırık, kızgın. Hayata, insanlara, bir kişinin hıncını çıkarmak için yaklaşıyorlar. Bulduğumu hissetmiştim. Eskilerin travmalarını bana yıkmayan bir yaşama amacı bulduğumu. Fakat kimseye kızgın olmayan insan, başka bir çıkış yolu bulamayınca, kendine kızıyormuş, kırılıyormuş. Bu en tehlikelisi oldu. Etrafındakileri öldürdükten sonra kendini de öldüren insan, kimseye intikam şansı bırakmaz. Cezasını çekmez, adalet yerini bulmaz. Bu geride kalanlar için çok daha psikolojik bir durumdur, fiziksel bir ölüm olmaktan çıkmıştır.

Kendime kızgın olmak istemiyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar