Kısa Öyküler 1 - "İyi" Katil



Evden çıkarken anahtarlarını yanına almayı unutmuştu. Bunu ancak tekrar eve girmek istediğinde fark edecekti. Çevresinde iyi bir insan olarak bilinirdi. Ancak "iyi" olmanın tanımını hiçbir zaman çözemedi. Herkesle iyi geçinmek miydi yoksa herhangi başka bir sıfata layık görülemeyecek kadar düz bir adam olmasından mıydı karar veremedi.

Uzunca yürüdü. Uzunca yürümekten nefret ederdi. Uzun siyah paltosunun yakalarını kulak memelerine kadar çekti. Bu hareketi soğuktan korunmak için değil, insanlardan uzak olmak için yaptı. Suratının ne kadarını kaparsa, o kadar yalnızdı. Bir de az sonra yapacakları civardaki kafelerin, barların kameralarına yansıdığında, kimliği belirlenmesi bir o kadar zor olacaktı. Fakat dediğim gibi, asıl amacı yalnız kalmaktı. Olacakları zaten o da hesaplayamamıştı.

Kulaklıklarını taktı. İnce bir gitar sesi başladı, davullar, baslar, ruhunu aldı götürdü. Zaten çok da zengin bir ruhu yoktu. Onu tanıyan herkesin söylediği gibi "iyi" bir insandı. Bir marketin önünde durdu. Etrafını iyice kolaçan ettikten sonra yakalarını artık kulak memelerini bükecek kadar kaldırdı. Gergin olduğu her halinden belliydi.

Ortamdaki seslerin bazılarını duymak bazılarından şiddetle kaçmak için müziği durdurmadı, sadece bir kulaklığı çıkardı. Müziğinse hiçbir özelliği yoktu onun için, ne grup ismi bilirdi ne şarkı. Yargılanacağını bilmese transistörlü radyodan rastgele kanallar bile işini görürdü. Bu kanal ister dini içerikli olsun ister erotik. Böyle şeylere takılmazdı.

Biraz sonra dükkandan içeri girdi. Artık kalp ritmi bariz bir şekilde hızlanmıştı. İçeride görebildiği kadarıyla üç kişi vardı. Bu sayı çok fazlaydı. Elleri terlemeye, saç dipleri kaşınmaya başladı. Evden çıktığından beri elini hiç dışarı çıkartmadığı cebine biraz daha sert sarıldı. Gözleri yaşarıyor, başı dönüyordu. Birazdan yapacağı şeyi tam 4 aydır en ince detayına kadar planlıyordu.

Planlarını evin bütün duvarlarına post-it'ler halinde yazıyor, kağıtlardan haritalar oluşturarak yolda geçireceği süreyi, markete girince yöneleceği tarafı, marketten çıkınca eve nasıl en hızlı şekilde ulaşacağını sürekli hesaplıyordu. Tekrar ve tekrar.

Hızlıca kasaya doğru yürüdü. Kararını vermişti. Artık buradan geri dönemezdi, bu kendine saygısızlık sayılırdı. Kendini affedemezdi. Kasiyerle göz göze gelmemeye çalışarak hızla gözlerini reyonlarda gezdirdi. Eli cebinde. Avcunun içindekini tüm hırsıyla sıkıyordu. Artık ha çıkardı, ha çıkarıcaktı. Ama bu işler hiç ona göre değildi, bu kadar ay verilen emeğe, yapılan onca plana rağmen şimdi kendini çok savunmasız hissediyordu.

Tam vazgeçecekti, geri dönecekti ki o sesi duydu:"Buyur abi ne bakmıştın" diye kasiyer soruyordu. Bunu ben istemedim dedi içinden. "Vazgeçmiştim, geri dönüyordum, bunu ben istemedim." dedi. Elini cebinden yavaşça çıkarmaya başladı. O kadar yavaştı ki, sokaktaki trafik lambası üç kere kırmızıdan yeşile döndü. Soru bir daha tekrarlandı: "Abi, hop! Ne bakmıştın?"

Ağzı mühürlenmişti sanki. Konuşmak istiyor ama bir düzine kaslı adam dudaklarının kapılarını sıkı sıkı tutuyormuş gibi hissediyordu. Kendini zorladı, zorladı, zorladı... Sonunda söyledi: "Ben bir prezervatif istiyorum!" Kasiyer güldü: "Abi tek satılmıyor onlardan, paket alman lazım." Artık hiçbir şey düşünemez hale gelmişti. Vücudu kaskatıydı, hareketsizdi, şok geçiriyordu: "Tamam ver." dedi. Evden çıktığından beri avucunun teriyle ve uyguladığı güçle hamur haline gelmiş elli lirayı uzattı, üstünü beklemeden prezervatif kutusunu cebine atıp kaçtı.

Kendini yola attı, nereye gittiğini bilmez haldeydi. Sokaklar artık insanlar kadar yabancıydı. O yalnızca "iyi" bir adamdı. Bu sıfat ne herkesle iyi geçinen ne de normallik anlamı taşıyabilirdi. Onun için sadece bir anormallik damgasıydı. Tek amacı herkes gibi olmaktı. Karşılıksız seven olmamak, sokakta rahatça yürüyebilmek, insanlarla konuşmak ve herkes gibi kendi başına prezervatif almak.

Geçirdiği şoktan yavaş yavaş ayılıyordu. Boyun seviyesine kadar düşmüş yakalarını tekrar kulak memelerine kadar kaldırdı. Şimdi üşümüyordu. Şimdi tüm insanlardan sıyrılmak, kızgın sürücüleri atlatmak, prezervatifi eve girdiği anda çöpe atmak niyetindeydi fakat anahtarlarını unuttuğunu ancak tekrar eve girmek istediğinde fark edecekti.


Yorumlar

Popüler Yayınlar