HOŞÇAKAL

Saat güneşin batışına doğru,
Yer yer ısıtmıyor artık bizi.
Dünya belli ki yorulmuş,
Artık herkes evine dönsün.

Evler yerlere gömülsün,
Evlerin bacaları çalışsın biraz da,
Bu gece gündüz işleri vardiya esasına dayanır.
Yoksa hangi ideolojide olursa olsun,
Günahtır kölelik.

Birkaç vapur ve biraz siesta,
Senin o akşam benden nefret ettiğin terasta,
Hep birileri yatarken birileri kalkıyordu iş başı yapmak için
Büyük bir telaşla.

Saat güneşin batışı,
Işıkları alalım sahneye,
Mikrofon vermeyin,çok ilgiyi sevmezler,
Zaten çabuk şımarır onlar,
Güneş gibi, güneşten güç alarak yanarlar.

Halbuki sen o terasta beni de çok sevebilirdin,
Bense henüz ilk adımını hangi uçurumun kenarında atacağını bilmeyen bir çocuktum,
Günün her saati geçmişe bir yolculuktum,
Oydum,buydum,sevmek için bir hayli toydum,
Ve özendiğim hayatlara ulaşamamak endişesi vardı şimdi kafamda.

Sen o gün o terasta benden yana öyle bir geri çekildin ki,
Başlangıçlar birer çit oldu dizildiler etrafıma.
Ben kendimi korunaklı zannederken,
Bir kafes inşa etmişler bana.

Elinde iki rakı bardağı,
(rakı da bir hayli sıcak)
Kafa açan bir muhabbet,
Ve o gün o terasta,
Saat güneşin batışına doğru,
Saat, sevenlere ihanet eden bir telaşla.


Yorumlar

Popüler Yayınlar