Küçük İç Döküşler 1 - Sanırım

Karda yürümek ne kadar güçtür bilir misin? Bu sefer cümlelerimi seçerek konuşmayacağım. Biliyorum her seferinde bir seven olur bir giden. Giden bir kere gider, sevenden ise binlerce parça uzaklaşır. Eski bir hayatın içinde yeni bir hayat yaşamak mümkün mü? Bunu zamanla göreceğiz. Şimdilik zor gibi gözüküyor.

Yanında aldığım her nefes şimdi çok daha kıymetli geliyor. Bense bu nefesi hep bilinmeyen uzaklara vermişim, değerini bilememişim gibi. Bazen gün ortasında mutsuzluktan kusacak gibi oluyorum. Bi yere sığınmak, yanında bir nefes almak. Benim bir "dertsiz hava saham" vardı. Artık yok. Koca bir buz kütlesinin gürültüyle çatırdayıp, tam ortadan ayrılması gibi bir his bu. Karşıma bir gemi çıkmasından, onu alaşağı etmekten korkuyorum. Çünkü ben aslında kendi gemimi batırıyorum. Mürettebatım ağır ağır can çekişiyor. Yine kaptan olan ben, gemiyi son terk ederim pozlarıyla dibe doğru artan çekim kuvvetini şimdi çok daha güçlü bir şekilde hissediyorum. Olsun, bu onurlu bir vurgun yeme tarzı olur en azından.

Bencillik değil belki. Duyguların toyluğu, hayat acemiliği bilmiyorum. Belki de karakter meselesi, yaratılış, hayata hazırlanış biçiminden kaynaklı bir değişim bu. Yüzün gülüyor, gülsün. Bir bilinmezlikte uyanıyor, aynada kendi güzelliğini seyretme şansına bir kere daha erişiyorsun. İnsan uykuda yarı melek misali saf ise uyanılan anda peri tozları hala omuzlarından dökülüyor olmalı. Mahmurluğu üzerinden atmaya çalışırken kaslarını tek tek gerişin, yeni güne merhaba deyişin artık benden hayli uzak. Bunu kabullenmek lazım.

Bileklerime kadar uzanan ve hala da lapa lapa yağan bir karda yürüyorum. Üstelik gece çökmüş, kesif bir panik kokusu var. Bir yerlerde savaş ha çıktı, ha çıkacakmış gibi. Montumun şapkasına kar doluyor, yeltenmiyorum bile. Bu doğallığı bozmak olur. Hayatın doğal akışında sürüp giden her şeye büyük bir eyvallahım var. İstediğim gibi gitsin gitmesin, bunun adına kader deniyor sanırım. Benim problemim yanlış sonlarda, bitmeye hazır olmayan duygularda. Uyanınca yanında olamadığım, nefesimi yanında alamadığım zamanlarda saklı. Haksızlık öyle bir vuruyor ki insanın suratına, hele bir de elden bir şey gelmiyorsa, işte o zaman karda yürümenin zorluğu bir terapi gibi geliyor insana. Uğruna mücadele edecek bir dava, hayata devam etmeyi sağlayacak bir anda saklı, sağlıklı bir psikolojinin sırrı.

Sanırım şimdi herkes kendi yoluna gitmeli. Amma da çok şey gizliymiş sanrılarımda. Netlik bu aralar özlediğim bir numaralı durum sonu planı. Gitmek zor, elbet öyle. Kalmak da bin kere gitmek ama be. Kalmak cümleleri artık seçerek konuşamamak, bir parçayken binlerce parça olmak, savrulmak ve hangi parçanın hangi anıda kaldığını bulamamak. Sanırım ayrılmak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar